Bir Tutam Delilik
Bir Tutam Delilik
Ne kötüdür çocukken patakladığın birinin
Buluğ çağında senden fazla boy atması
Ve tabii sonrasında seni benzetme potansiyeli taşıması
Öyle değil mi Mahir?
Hani o sokaklar dolusu güldüğümüz zamanlar
Sonraları gülmeyi özlediğimizde hep aklımıza gelecek o anlar hani
“Allah’ım, biri beni ve aklımı durdursun! ” diye haykırsam yeridir
Yine mi geçmiş… Anımsayamadığım her mutlu hatıramdan utanmalıyım
Evet suskun bir kenar mahalleydik, şehrine öykünen
Merkezi sistemleri de, kötücül güçlerin iktidarını da lanetleyen
Çoğunun serseri diye damgaladığı, özünde duyarlı olan yüreklerdik
Önceleri deliydik, doluyduk biraz omuzlarımızdaki manevi yüklerle
Yorulduğumuzu fark ettiğimizde çok geçti geriye dönmek için
Fakat bir yerde durmalıydık, su testisine dair deyimlerle anılmamak adına
O anarşik yanımız silindi gitti, takvimlerin şefkat kokan avuçlarında
Gençliğin hoyratlığından çıkıp, yaşamı anladıkça
Dinginlik hissiyle tekrar baktık mazimize, hep kırıp dökmüşüz
Hep yarım bırakmışız, başladığımız yolları
Şefkat kelimesinin nasıl yazıldığını bilmediğimi fark ettim az önce
Belki de hayatımda hiç yeri olmadığından kullanmıyordum
Tabii ya daima çokbilmişliğim tutardı benim, hayat hakkında
Yıllar geçtikçe anladık ki, bir halt bilmiyormuşuz!
Ne çok hata yapardın sen öyle aramızda laflarken, ayarsızdı dilin
Senin Türkçen belki biraz devrikti, paldır küldürdü ama
En azından harbiydi, samimiydi be Mahir
Ben sonra, nice ağdalı Türkçe konuşabilenler tanıdım
Hepsi de koftiydi tabir-i caizse
Sözünün eri olamamıştı yani hiçbiri senin gibi
Fikirlerini uluorta paylaşmaktan çekinmezdin, haksız da sayılmazdın hem
Epey bir memleket kurtarmışlığımız vardı o anasonlu sohbetlerde
Gördük ki, projelerimiz seneler evvel çizilmiş bizim
Oysa ben, bu ömür mimarlığı yalnızca Tanrıya ait zannederdim!
Modern dünyanın az gelişmişliğini gururla sergilediği bugünlerde
Kaygılanmakta haksız mıyım, eski güzel günlerimizin özlemiyle
Vampir dişlerini hırsla gösteren bütün o haber kanalları
Temiz yüzlü katiller gecesinden canlı yayında
Kimileri sayesinde bir video oyununa dönüşüyor can telaşı
İyi niyet kılıklı kostümleriyle Batı, yine petrol avında!
Oysa felaketler var, hemen yanı başımızda ve gayet nükleer
Bazı topraklar ne çok kez kanla sınandı!
Ne çok kez savaş, gerçekliğine dönüştü yanakları al çocukların
Bu hadise artık oyun olmaktan çıktı!
Kimse dur demiyor, herkes sırasını bekliyor adeta
Benim de “İyiler hep susacak mı? ” sorusuna, bir yanıtım kalmadı…
Mahir sen biliyor musun?
Dünyaya barış getireceğini vaat edenlerin
Kürsünün arkasında kalan elleri neden hep tetikte!
“-Yok artık, Birleşmiş Menfaatler Birliği yok artık!
Bu kadar riyakârlığa da yuh artık! ” demek gerekmez mi şimdi
Sahi biz nerede yanlış yaptık Mahir?
Her an samimiyeti esas almış deli gömlekli iki adamdık
Adın ömründeki yanlışlıklar neticesindeki ustalık derecendi senin
Benim adım, ruhlara sunulan hürriyeti ifade ederdi
Peki biz nerede yanlış yaptık?
Ölüp gidiyor bak ellerimizde, koskoca insanlık!
Ne kötüdür yeraltı zenginliğini sömürdüğün bir ülkenin
Uzay çağında senden fazla atom parçalaması
Ve tabii sonrasında sana hükmetme potansiyeli taşıması
Öyle değil mi Mahir?
Özgür Gümüşsoy